12 Eylül 2015

MHP neden bu kadar huysuz ve sert…  

MHP'nin AK Parti ile meselesi ‘Çözüm Süreci'nin getirdiği çatışmasızlık ortamında daha da görünür oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyulan öfke ve nefret de öyle. Nicedir Erdoğan'a dair her olumlu adıma kafadan  ‘Hayır', onu devreden çıkaracak her plana ‘Evet' diyen bir ruh halinde MHP.

Önce Gezi olayları ardından gelen 17-25 Aralık operasyonları bir nebze olsun MHP'yi Erdoğan'dan kurtulma konusunda umutlandırsa da çok şükür istedikleri gibi olmadı.

İlginçtir siyaset dünyasındaki varlığını önemli oranda çatışmaların, ölümlerin olduğu sert ve kaotik zamanlara borçlu olan MHP'nin seçim öncesindeki gerginliği kazandığı ‘başarı'yla azalacağı yerde daha da arttı.

Ne kendisine Başbakanlık teklif eden Kılıçdaroğlu'na, ne kendisiyle masaya oturabileceğini söyleyen HDP'ye karşı yumuşadılar.

Başbakan Davutoğlu'nun 63. hükümeti kurmak için sürdürdüğü 40 günlük koalisyon görüşmelerinde tabanların istemesine rağmen AK Partili bir koalisyona sıcak bakmadılar.

Gerçekte etkili bir siyasetin sürdürülmesinde çok fazla anlamlı olmayan ‘4 maddelik ilke ve ön şartlar' konularını her şeyin temel sebebi sayıp, direttiler.

Bilindiği gibi 21 Temmuz'da Suruç'ta yaşanan katliam sonrası ülke yeniden ölümlerin, korkuların, kargaşaların kol gezdiği bir ‘cehennem'e döndü. PKK, büyük bir yoğunlukta üst üste gerçekleştirdiği bombalı terör eylemleriyle askerin ve polisin ölümleri kadar organize olmamış kalabalıkların öfkeyle sokaklara dökülmesini de amaçlıyordu aslında.

İstediği gibi de oldu. Dağlıca ve Iğdır'da gerçekleşen patlamalarda toplam 30 asker ve polisin PKK tarafından katledilmesi sonrası MHP Genel Merkezi'nin de tam destek verdiği sokak eylemleri başladı.

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfının 81 ilde "Şehide Saygı Teröre Lanet" temalı yürüyüşlerde "Halkın da davetli olduğu yürüyüşler il teşkilatları tarafından yapılacak basın açıklamasıyla tamamlanacak" demesinin pratikte hiç bir şey ifade etmeyeceğini bilen biliyor.

Daha önceleri defalarca tecrübe edildiği gibi yeniden hukuksuz olayların çıkması, sivillerin yaralanması, sırf Kürt oldukları için bazı vatandaşlara linç girişiminde bulunulması ihtimali çok yüksek. Nitekim bu türden haberler çoktan gazetelere düşmeye başladı bile.

Peki, PKK'nın nezdinde Türkiye'nin ayağına çelme takmak isteyenlerin amacına hizmet eden bu tehlikeli sokak eylemlerine MHP Kurmayları neden izin veriyor?

Bu güne kadar Ülkücüleri sokaktan çektiği için farklı bir lider olduğu söylenen Bahçeli neden Ülkücülerin tekrar sokaklara çıkmasını istiyor?

Daha geniş bir perspektiften sorarsak MHP önünde hükümet kurma fırsatı dahi varken neden bu denli geçimsiz, huysuz ve sert politikalarda diretiyor?

Öyle sanıyorum ki bu sorulara, Fetullahçı Terör Örgütüyle, MHP arasında gelişen ilişkilerin ne olduğunu bulup aydınlatmadan cevap vermek zor.

MHP'nin dün koalisyon hükümeti kurmaya, bir uzlaşma zemini oluşturmaya ya da siyasi bir anlaşma iklimi yaratmaya imkân vermeyen geçimsizliğinin de bugün sokaklara gençleri çağırmasındaki sertliğin ardında da o ilişkinin ‘kirli şartları' olmalı.

MHP'nin dün her türlü koalisyona yanaşmamasının, iç savaş senaryolarının yazıldığı bu günlerdeyse ‘itidal' çağrısı yerine Ülkücüleri sokağa çağırabilmesinin nedeni, diğerlerinden daha fazla Fetullahçı Terör Örgütü'ne ipin ucunu kaptırmış olabilmesi olabilir.

Bu durumda ülkenin geleceği için Ülkücülere nasıl bir ‘hain plan'ın piyonları olabileceklerinin anlatılması her şeyden daha önemli.  Aksi halde bugün sokaklara çıktıklarında işleyecekleri günahlardan daha vahimi, canlarını feda edeceklerini söyledikleri ‘vatan'ı kendi elleriyle bir iç savaşın içine atmak olacaktır.